18 Eylül 2009 Cuma

Küçük bir not: Programcınızdan mutlaka isteyiniz

Metatag'ler gereksiz midir? yazımda meta description etiketinin ne kadar önemli olduğunu belirttim. Eğer hazır bir sistem (wp, joomla vs.) kullanıyorsanız Meta-description'a zaten müdahale edebiliyorsunuz. Fakat size özel bir proje hazırlatıyorsanız mutlaka programcınızdan meta-description tagını sizin belirleyebileceğiniz bir alan isteyin. Aksi taktirde programcı ya bu alanı boş bırakacak ya da kafasına göre anahtar kelimerlerle dolduracaktır.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Google Arama filtrelemeye son 30 sn ve 1 Dk eklemiş

Gün geçmiyor ki Google'ın yaptığı yeni bir özellik çıkmasın. En son şu blog'da belirtildiği üzere ararken belirttiğim zaman aralığında sonuçları döndür özelliğine 1 dk ve 30 sn seçeneklerini eklenmiş. Sanırım Google kullanıcılara ve rakiplerine şu mesajı veriyor.
En son ve en güncel teknoloji bizde; bizimle yarışabilecek varsa çıksın karşımıza :)

Sorgu için şu adresi kullanabilirsiniz:

http://www.google.com/search?q=barack%20obama&hl=en&output=search&tbs=qdr:n&tbo=1

Not: Google'ın bu kullanışlı özellikleri malesef aylar sonra Türkiye sayfalarına yansıyor. Buna Google tüm testleri bitirdikten sonra bize yansıtarak bize beta tester muamelesi yapmıyor diye sevinebiliriz ya da Google bizi pek de kaale almıyor diye üzülebiliriz tercih sizin.

Not 2: Google zaten gerçek zamanlı indexleme üzerinde çalıştıklarını duyurmuştu. Bu da sanki bir başardık mesajı gibi.

Siyah Şapka ve Beyaz Şapka üzerine...

Seo konusunda belki de ilk anlatılması gereken şeylerin başında Siyah Şapka ve Beyaz Şapka Seo'nun arasındaki farklar geliyor. Çünkü insanlar sitelerine belki!? tamamen iyi niyetle gördükleri her yöntemi uyguluyor ve bazen sonuç Serp'de yükselmek yerine çok çok gerilere gitmeye veya arama motorlarından tamamen silinmelerine neden oluyor.


Neden Siyah Şapka Kötüdür?
Siyah şapka olarak adlandırılan yöntemler arama motorlarının sonuçlarını kandırmaya, manipüle etmeye yönelik yöntemlerdir. Bu yöntemler uygulanmış bir siteye giren kullanıcı kendini kandırılmış hissedecek ve büyük ihtimalle bu siteye bir daha girmeyecekleri gibi bir de siteyi hazırlayanlar için okkalı bir küfür sarfedecektir.

Arama motoru ayağında ise; başarısı doğru sonuçları kullanıcılarına göstermek olan arama motorları bu durumla karşılaşınca kendi ticari hayatlarını devam ettirebilmek için sert önlemler almışlardır. Bu önlemlerin alınmasında belki sırf ticari yönler de olmayabilir Dünya'nın en iyi programcılarını aptal yerine koymaya çalışan siteleri yine o programcıların yazdığı kodlar cezalandırır.

Arama motoru sonuçlarını manipüle etmeye - keyword stuffing, doorway page, cloacking vs. gibi yöntemlerle - çalışan siteler yaptıkları işin derecesine göre en iyi ihtimalle sıralama da gerileyecek, büyük bir ihtimalle de arama motorlarının dizinlerinde sonsuza kadar çıkarılacaklardır.

Neden Beyaz Şapka İyidir?
İlk olarak belirteyim Beyaz Şapka Seo yöntemleri Siyah Şapka'nın aksine arama motorlarının sevmediği bir yöntem değil aksine teşvik ettikleri bir yöntemdir. Çünkü arama motorları kullanıcılarına en iyi bilgileri göstermek ister ve sizin sitenizin ürettiği kaliteli içeriğin arama motorlarında üst sıralarda çıkması sizden çok inanın bana arama motorlarının işine gelmektedir.

Özetle; Siyah Şapka yöntemler belki kısa süreli sitenize bir trafik yaratabilir fakat ne kullanıcı kanadında ne de arama motoru kanadında sitenize iyi gözle bakan birileri olmayacaktır. Beyaz Şapka yöntemlerle oluşturulmuş bir sayfayı ise insanlar ve arama motorları sever çünkü onlara istediklerini vermektedirler. Beyaz Şapka Seo uygulayan bir site kendisine bir çok aşık yaratacaktır. - tabi içeriğiyle ve paylaştıklarıyla da orantılı olarak -

12 Eylül 2009 Cumartesi

Marketing Türkiye üzerine küçük bir seo analizi ...

Marketing Türkiye benim de takip ettiğim yararlı bir kaynak. Gelin görün ki sitenin Seo düzeneği tam bir facia. Marketing, Pazarlama ile ilgili bir sitenin arama motoru pazarlamasına önem vermemesi gerçekten bir paradoks.

Evet site kaliteli içerik üretiyor ama seo açısında Meta-tagler Gerçekten Gereksiz mi? yazımda belirttiğim duruma %80 uyan bir durum mevcut burada. Hayır Spam yapmıyorlar ama Spam yapmaktan daha büyük bir hata yapıyorlar. Alt sayfalarının başlıklarını ve metadescription etiketi'ini aynı tutmuşlar. Ana sayfa'nın başlığı ve meta etiketleri neyse alt sayfalarının ki de o. Bu gerçekten büyük bir hata.

Sitenin kodları çok ağır yer yer tablolar kullanılmış ve bunun gibi bir çok küçük ayrıntı mevcut değil. Evet belki bu afedilebilir bir durum ama başlık optimizasyonu ve description bölümü faciası; işte bu affedilemez.

Site bu haliyle alabileceği potansiyel trafiğinin çok çok altında bir trafik alıyordur. Serp'de listelenmesi çok zor bu durumda. Üst sıralarda listelense bile çoğu insan başlıktan ve açıklama bölümünden aradığını bulamayacağı için siteye girmeyecektir.

İşte Türkiye'de Seo biraz da bu halde; pazarlamacıların bile ilgilenmediği bir sönük bir alan görüntüsü çiziyor. Oysa çağ değişiyor ve pazarlama sektörü de istese de istemese de bu çağa uymak zorunda.

Bu blog size ne kazandırır?

Blog'un açılış nedeni'ni kısaca açıkladım ama bu blog'da bulunacak konular üzerine de birkaç söz söylemem gerekiyor sanırım. Bu blog size birkaç ay içinde binlerce trafik sağlayacak bilgileri - siyah şapka yöntemler haricinde öyle bir bilgi bilen varsa beri gelsin - paylaşmayacaktır. Blog'da size; gerçekten kaliteli içerik üreten sitenizi hak ettiği sıralama da yerini almasına yardımcı olabilecek bilgilere yer verilecek. Yani kısaca Siyah Şapka odaklı değil Beyaz Şapka odaklı bir yayın çizgisi izleyecek.


Eğer gerçekten kaliteli - spam, mfa(*) siteler vb. haricinde - bir iş çıkarıyorsanız blog'u takip edin aksi takdir de sağ üstteki X tuşuna basın ve blog'dan uzaklaşın. Çünkü blog'da yer alan bilgiler sizin istediğiniz türden bilgiler olmayacak. Bu yüzden boşuna zaman kaybetmeyin.

* Mfa: Made for Adsense yani Adsense üzerinden sırf para kazanmak için kurulmuş çoğunlukla kopya içerik barındıran ve bir özgünlüğü bulunmayan siteler.

11 Eylül 2009 Cuma

301 redirect ve Seo...

Eğer sitenizin adresini veya herhangi bir alt sayfanınızın adresini değiştirmeniz gerekiyorsa fakat eski sitenizin rankını ve serp'sini - sıralamadaki yeri - de kayıp etmemek istiyorsanız size ilaç gibi gelecek bir yöntem 301 redirect. Öncelikle belirteyim bu yöntem siyah şapka - black hat - bir yöntem değildir. Google ve diğer arama motorlarının da tavsiye ettiği bir yöntemdir. Bu yöntem Bot'ların ve kullanıcıların sunucunuz yardımıyla başka bir sayfaya veya siteye yönlendirilmesini sağlar. Tabi bu yönlendirme esnasında eski sitenizin de tüm değerlerini yeni siteye taşıyacaktır.

Usta biz yönlendirme işini JavaScript ile de yapardık diye düşünebilirsiniz. Fakat JavaScript Spam yapan sitelerin sıklıkla uyguladığı bir yöntem olduğu için arama motorları tarafından tavsiye edilmez. Aksine sitenizin Spam filtrelerine takılmasına neden olabilir.

Sitenize ve sunucunuza uygun kodları bu adresten temin edebilirsiniz.

Yöntemi uyguladıktan sonra eski sitenizi tüm sayfalar taşınana kadar ayakta tutun ki işe yarasın. Öyle bir günde taşıma işlemi gerçekleşmiyor malesef.

Not:301 site veya sayfa taşındı manasına gelen bir hata kodudur. Sayfa kaldırıldığında 404 hata kodu döndürür biz bunun yerine 301 ile yeni adresimizin yerini istemciye göndermiş oluruz.

Google Adsense kanal değiştirme problemi düzeltildi


Adsense'de bulunan daha önce oluşturulmuş reklam alanlarının kanallarını değiştirememe problemi düzeltilmiş. Artık istediğiniz gibi kanalları düzeltebilir veya bir reklama birden çok kanal ekleyebilirsiniz.

Paylaşım, korsanlık ve hırsızlık üzerine...

Tüm Dünya'daki muadilleri gibi Mü-Yap boş durmuyor yaptığı lobi faliyetlerinin sonuçlarını görüyordu artık iyice görecek. Çıkarılması düşünülen yeni yasa ile hem cezalar arttırılıyor hem de Korsan'lık terimi Fikir Hırsızlığı olarak değiştiriliyor. Yani arkadaşınızla telefonunuzdan mp3 paylaşımı yaptıysanız dahi evet siz bir hırsızsınız.

Hırsızlık Nedir?
Hırsızlık, fiziksel bir nesne'nin sahibinin izni olmadan alınması değil midir? Peki müzik paylaşırken bizim paylaşılan fiziksel bir nesne midir? Arkadaşımız bir pul koleksiyoncusu ve biz onun haberi olmadan bakmak için bir pulunun fotokopisini çekiyoruz. Şimdi bu yaptığımız hırsızlık mıdır? Buna etik olmayan bir davranış diyebiliriz ama kesinlikle hırsızlık değil. Eğer biz bu çektiğimiz fotokopi'den Ticari kar elde edersek işte o zaman iş değişir. Ama biz müzik paylaşırken ticari kar elde etmiyoruz ki. Yaptığımız sadece 1 ve 0 lardan oluşan bir sayısal veri takası. Aslında müzik cd'leri de gerçek manada müzik içermiyor. Sadece 1 ve 0'lar o kadar.

Peki aldığım bir müzik cd'sini bilgisayarıma kopyaladıktan sonra arkadaşıma cd'yi versem ve veriler bende kalsa hırsızlığı kim yapmış oluyor. Hayır sen bunu yapamazsın çünkü müziği senin bilgisayarına kopyalamanda yasak dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu tam saçmalık satın aldığım bir şey üzerinde tam kontrol hakkım yok. Bu bir parfüm aldıktan sonra size sattığımız parfümü koklayabilirsiniz ama üzerinize sıkamazsınız ve başkalarına da koklatamazsınız demek gibi bir şey.

Yasaklar Kimin İşine Yarar?
İnternette müzik paylaşımının yasaklanmasının sanatçıların işine yarayacağını düşünmek amiyane bir tabirle avanaklık olur. Yasakların ne müzik dinleyicisine de sanatçıya bir faydası olmayacak. Belki popüler sanatçılara bir nebze yararı olacak ama diğerlerinin popüler olma imkanını sıfıra düşürecek. Çünkü kimse tanımadığı daha önce dinlemediği bir sanatçının albümünü satın almayacaktır. Bu yasaklardan sadece mü-yap gibi bir derneği kuran yapım şirketlerine karı olacak. Çünkü konserlere ve bağış sistemine dayalı bir müzik sektöründe onlara yer yok. Onlar sadece sanatçıların yaptığı müzik albümlerinden para kazanmaktadırlar.

Sanatçılar Ne Yapabilir?
Peki, iyi güzel ticari amaçlar haricinde müzik kopyalamak serbest olsun diyorsun da sanatçılar ne yapsın diyor olabilirsiniz. Aslında bu yasalar sanatçılara sanıldığı kadar çok şey vermeyeceğini aksine ellerinde olanı da müzik şirketlerine kaptırmalarına yarayacağını yukarıda belirttim. Sanatçıların bu işten para kazanmaları için insanlar tarafından tutulmuş olmaları gerekiyor tabi tutulmuş olmaları için de insanlar tarafından dinleniyor olmalı.

İnsanlar tarafından beğenilen bir sanatçı için en önemli gelir kaynağı konserler olmalı keza şu durumda da albüm satışlarından öyle ahım şahım gelir elde ettikleri yok. Yüzbin satsa bile bir albümleri ordan gelen gelirleri kadar parayı zaten 3-5 konserde elde edebiliyorlar. Diğer bir gelir kaynağı da bağışlar olabilir. İnsanlar sevdikleri şeye, hayran - sizi potansiyel hırsız gören bir şeye hayran olmazsınız herhalde - oldukları şeye bağış yaparlar. Mesela Dünya'nın en büyük sitelerinden olan Wikipedia tamamen kullanıcılarının yaptıkları bağışlar ile ayakta durmaktadır.

Sanatçıların gelir elde edecekleri formül de zaten önümüzdeki yıllar içerisinde bu yolla olacak. Bu durumda da yapım şirketlerine gerek kalmayacak. Çünkü evinden kayıt yaparak bile hayranlarına ulaşabilen sanatçıların yapım şirketlerine ihtiyaçları kalmayacak. Yapım Şirketleri de işte bu kaçınılmaz sonlarını gördükleri için çırpınıyorlar. Aynı matbaa icat edildiğinde istemezük diye kazan kaldıran katipler gibi. Ama sonları aynı olacak.

Sorun Sadece Müzik İndirmek Değil Özgürlük!

Şimdi sadece müzik indirebilmek için mi bu kadar yaygara kopuyor ortalıkta diye düşünebilirsiniz. Hayır sorun müzik indirmek ya da paylaşmak değil sorun birilerinin sizin neler yapabileceğinize nerelere girip giremeyeceğinize karar vermesi. Örneğin sık girdiğiniz bir sitenin sırf birisi müzik linki paylaşmış diye kapatılıp kapatılmaması. Sizin faydalandığınız bir kaynağa girişinizin sırf yapım şirketleri biraz daha cebini doldurabilsin diye erişiminizin engellenmesi. Ama ben müzik indirmiyordum diyebilirsiniz. Karşınıza dikilecek eli maşalı yapım şirketleri size şunu söylüyor: Sen ne yaparsan yap. Bizim paramız senin özgürlüğünden de her şeyinden de daha değerli.

Bir Anektod ve Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşar Mı ?

Papaz Martin Niemoller'in şu şiiri sanırım bize bir şey söylüyor.

Önce sosyalistleri topladılar
Sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben sosyalist değildim.

Sonra sendikacıları topladılar
Sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben sendikacı değildim.

Sonra yahudileri topladılar
Sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben yahudi değildim.

Sonra beni almaya geldiler
Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.
Bu blog'u takip ettiğinize göre internet dünyası ile ilgilenen birisinizdir. Bu durumda bir gün yapmış olduğunuz sitenin adresini internet tarayıcınıza yazdığınızda şu yazıyla karşılaşabilirsiniz.

Bu siteye erişim engellendi!!

Neden acaba ben yasadışı bir şey yapmıyordum ki? Sitenize girmiş bir kullanıcının paylaştığı bir link sitenizin kapanmasına neden olmuştur. Bu durumda kaybedeceğiniz popülerlik ve sitenizin saygınlığı maddi bir değerle ölçülmez herhalde.

Sansürsüz ve yasaksız bir internete kavuşmak dileğiyle.

Küçük bir İpucu: Blogger başlık optimizasyonu


Şimdi bu blogger dalgası iyi güzel hoş; hemen beş dakikada da blogu açıyoruz ama başlık optimizasyonu o kadar da iyi değil. Bunun için küçük bir değişiklik yapmamız gerekiyor.

Nasıl mı iyi değil? Herhangi bir blog yazısının içine girince Site Adı + Alt başlık şeklinde o sayfaya başlık atıyor. Şimdi benim blog'un başlığı aşağıdaki;
"Prometheus: seo, güvenlik ve web 2.0 - 3.0 üzerine..."
bir blog yazısına girince başlık şu hali alıyor
"Prometheus: seo, güvenlik ve web 2.0 - 3.0 üzerine... : Küçük bir İpucu: Blogger başlık optimizasyonu"
şimdi dostlar arama motorları bir arama sorgusunda ortalama 60-70 karakter başlığı gösterir. Benim site adı zaten bi' o kadar bu durumda arama sorgusu yapan insanların aradıkları şey başlıkta görünmediği için benim bloga gelme olasılığı bayağı bir düşecektir. Sorunu çözmek için Yerleşim'den Html'i düzenle deyin ve aşağıdaki kodları:

<title><data:blog.pageTitle/></title>


Aşağıdakilerle değiştirin ve kayıt edin:

<b:if cond='data:blog.pageType == "index"'>
<title><data:blog.title/></title>
<b:else/>
<title><data:blog.pageName/> | <data:blog.title/></title>
</b:if>

Bu yazı'da geçen kod örnekleri için bu adresten faydalanılmıştır. Amcamız nasıl göründüğüne dair ekran görüntüsünü de atmış uygulamadan önce inceleyebilirsiniz.

Alan adı kayıt süresi ve SEO'ya etkisi üzerine...

Uzun süredir alan adı -domain- nın uzatım süresinin SEO'ya küçük de olsa etkisi olduğu düşünülmekteydi. Bunun nedeni olarak da spam yapan sitelerin kısa süreli alanadı satın almış olduğu ve 1 yıldan az bir sürede alanadlarının düşeceği gösteriliyordu. Bu efsaneye Google Webmaster Forumlarındaki ilgili soruyla John Muller amcamız açıklık getirdi. bakın ne diyor amcamız:

Hi ET
A bunch of TLDs do not publish expiration dates -- how could we compare domains with expiration dates to domains without that information? It seems that would be pretty hard, and likely not worth the trouble. Even when we do have that data, what would it tell us when comparing sites that are otherwise equivalent? A year (the minimum duration, as far as I know) is pretty long in internet-time :-).

Personally, I'd recommend using whatever works for you. If you feel more comfortable by registering for 10 years, go for it. Just make sure to update your whois information so that you still get the expiration notice when it comes time to renew :-).

Cheers
John

Kısaca diyorki amcamız:

Birçok site bu süreyi zaten paylaşmıyor. Biz nasıl bu bilgileri alabiliriz ki? Ki alsak bile bu bize hangi sitenin daha iyi olduğunu nasıl söylecek? Zaten 1 yılda internet zamanına göre yeteri kadar uzun bir süredir.

Kişisel görüşüm eğer kendinizi rahat hissedecekseniz 10 yıllığına kayıt edin.
Sanırım böylelikle bir SEO efsanesinin de sonu gelmiş oldu. Zaten SEO işi de biraz böyle bir şey kimse - Google çalışanları dışında - gerçek algoritmayı bilmediği için efsaneler ve teoriler üzerine kurulu.

10 Eylül 2009 Perşembe

Google İngilizce Sitesinde Arama Formunun Boyutunu Büyütmüş


Google kullanıcıların daha rahat aramalar yapabilmeleri için ana sayfasındaki text-box'ın ve butonların boyutunu büyütmüş.

Konuyla ilgili resmi Google Blog Yazısı:
http://googleblog.blogspot.com/2009/09/now-s-u-p-e-r-sized.html

Güncelleme:Türkçe siteninki de büyümüş.

Meta-tag'ler gerçekten gereksiz mi?

Girdiğim bazı Seo sitelerinde Meta-Tag'lerin Seo'ya etkisinin olmadığı yazılmış. Peki durum gerçekten böyle mi? Tabi ki Hayır. Aslında Meta-Tag'ler özellikle Description tagı Seo açısından çok önemli bir konumda. Belki sıralamada çok etkili bir faktör değil ama özellikle kullanıcıların Serp sonuçlarında sitenizi tıklaması için çok büyük bir etken.

Şimdi sallamasyon üç adet sitenin olduğunu düşünelim ve bunlardan ilk ikisi seo'ya etki etsin diye MetaTag'lerini anahtar kelimelerle(keywords) doldurmuş olsunlar. Üçüncüsü de Meta-Description'ı gerçekten olması gerektiği gibi siteyi açıklayıcı bilgiler yazmış olsun. Biz de web sitemizi yaptırmak için bir firma arıyor olalım ve Google'da web tasarım diye aramış olalım. ve aşağıdaki gibi bir sonuç dönmüş olsun.


Siz olasınız hangi sonuca tıklardınız? Spam görünümlü olan ilk iki sonuca mı? Yoksa düzgün bir şekilde açıklamaları olan üçüncü sonuca mı? Serp'de üst sıralar da yer almak gerçekten önemli fakat daha da önemli olan insanlara sizin sonucunuzu tıklatmak. verdiğim örnekteki gibi bir sorguda üçüncü site; ilk site kadar belki de daha fazla trafik çekecektir. Daha çok trafik çekmese bile ciddi bir iş yaptıracağımız bir firmayı Spam yapanlardan - ya da öyle görünen - seçmeyiz herhalde.

Sonuç:
Meta-Tag'lerini özellikle Title - Başlık - ve Description - Açıklama - tagını spam kelimeler doldurmayın, açıklayıcı bilgiler girin. Ve sitenizin trafiğini arttırın.

Seo, Sem, Serp, Sef farkı üzerine...


Seo terimlerini gavur uydurduğu için Türkiye'de aşırı bir terim karıştırma durumu var. Aslında bu terimler birşeylerin kısaltması ve gelin doğrularını beraber inceleyelim.

Seo: Search Engine Optimization'un kısaltması. Türkçesi Arama Motoru Optimizasyonu. Bu terim arama motorlarında sıralamayı yükseltmek için yapılan eylemleri tümünü kapsar. Şöyle de açıklayabiliriz. Hiphop bir kültürdür ve Rap bunun alt koludur Seo'ya bu durumda Hiphop desek sanırım yanlış olmaz.

Sem: Search Engine Marketing'in kısaltması. Türkçesi Arama Motoru Pazarlaması. Bu terim özellikle adwords vb. reklam programları ile sitenize paralı trafik sağlama durumudur. Aha parayı verdik mi herşey olur diye düşünmeyin bunda da birçok teknik uygulanmakta.

Serp: Search Engine Results Page'in kısaltması. Türkçesi Arama Motoru Sonuç sayfası. Bu da yaptığımız herhangi bir arama sonucu Arama motoru'nun döndürdüğü sayfaları temsil eder.

Sef: Search Engine Friendly'in kısaltması. Türkçesi Arama Motoru Dostu sayfalar. Başlıkları ve linkleri arama motorlarına uygun hale getirilmiş sayfalar demektir. Özellikle bu terim Seo ile çok karıştırılıyor. Hiphop benzetmesinden yola çıkarsak sef'e de Rap diyebiliriz tabi sef Rap kadar arama motoru optimizyonunun en büyük bölümünü oluşturmasa da önemli bir faktördür.

Örneğin Seo ne harika birşey diye bir yazımız olsun bunun link yapısı aşağıda sefli ve sefsiz olarak gösterilmiştir.

Sef'siz bir sayfa: http://www.example.com/icerik.asp?id=1234
Sef'li Sayfa: http://www.example.com/seo-ne-harika-birsey.html

Prometheus ve Blogun açılış nedeni üzerine...

İlk olarak belirteyim önceden de blog tutan biriydim fakat sonra yazacak birşeylerim kalmadığını görünce blog'u güncellemedim. Fakat geçen süre zarfında kafamda o kadar şey birikmiş ki bunları diğer insanlarla paylaşmalıyım diye düşündüm ve blogu açmaya karar verdim.

Bu blog için bir isim bulmam gerekiyordu. Bu blog'un asıl açılış amacı toplum içinde eşit dağılmayan bilgiyi bir nebze olsun halka indirmek. Bu yüzden Yunan mitolojisindeki ateşi Tanrılardan çalıp insanlara dağıtan Prometheus'dan esinlendim ismini blog için uygun buldum.

Özellikle Türkçe kaynak sıkıntısı çekilen konular (özellikle seo, web 2.0-3.0 ve internet güvenlik) hakkında elimden geldiğince bildiklerimi aktarmaya çalışacağım.